9 Temmuz 2009 Perşembe

Atam hatamı telafi ettim:))


Bir anda aklıma bloglarımın ikisinde de Atam'ın fotoğrafı olmadığı aklıma geldi. Üniversitedeyken hangi firma olduğunu şu anda tam hatırlamıyorum Atatürk Fotoğrafları ile hazırlanmış bir takvim elime geçmişti; oradaki bir fotoğraf çok hoşuma gitmişti ve yıllarca panomda asılı kalmıştı. Acaba o resmi bulabilir miyim? diye netin başına geçtim ve buldum. İşte o fotoraf budur ama asıl fotoğraf çok daha genişti ve Atatürk yalnız değildi gerçi böylesi benim için daha makbul:))

7 Temmuz 2009 Salı

Çok Üzgünüm Kelebek




"Çok üzgünüm kelebek elimden birşey gelmediği için çok üzgünüm; inşallah annen ve baban bu güç durumdan bir an önce kendilerini ve seni kurtarabilirler..."


Çok sevdiğim arkadaşlarım boşanmaya karar vermişler. İlk duyduğumda şok oldum, ilerleyen vakitlerde Allah'ım n'yapabilirizin planlarını kurdum , şimdi ise çok üzgünüm.
Hala vakit var mı evet var. Birkaç hafta daha var ama bu işler o kadar zormuş ki... Konuşmakla olmuyor, beklemekle olmuyor, yorum yapmakla hiç olmuyor malesef. Gemiler yanmış kül olmuş üçüncü bir kişinin küçük bir yangın söndürücü ile birşey yapması imkansız duruma gelmiş...
Bu özel durumdan ister istemez genellemeler yapmaya başladı kafam; hayatı sorgulamaya, evlilikleri irdelemeye... Evliliğin kutsallığı, çiftlerin birbirine olan saygısı bitti mi anladım ki sevgi de orayı terk ediyormuş hem de arkasına bile bakmadan. Oysa o sevgiyi yeşertmek,büyütmek için n'kadar çabalar harcanıyor n'fedakarlıklar yapılıyor.. İşte sevgi bir evliliği terk etti mi de içinden çıkılmaz çetrefilli bir durum başgöstermeye başlıyormuş...
Hayat elbette bu zor durumlardan sonra da devam ediyor ama şu bir gerçek ki n'kadar basitleşmiş gibi duran bir laf da olsa olan malesef çocuğa oluyor...

1 Temmuz 2009 Çarşamba

17 Ağustos da Depremle Uyanmak

Sonunda yılların stresi, sonuçlar henüz netleşmese de üstümden kalkmıştı. Evet üniversite sınavı gibi bir illeti alt etmiştim üstelik sınavım da kötü geçmemişti. Şimdi kesinlikle tatil zamanıydı...

Yaklaşık 12 yaşından beri her yaz tüm yazımı geçirdiğim yazlığımız ve arkadaşlarım beni bekliyolardı. Hayatımda bir şeylerin değişmeye başladığı daha yazın başından belliydi.Günlerim çok güzel geçiyordu n'de olsa kafam rahattı üstelik sınavdan da istediğime en azından yakın bir puan almıştım. Günlerim sadece deniz , kum, güneş ve eğlenceyle geçiyordu masal gibi...

15 Ağustos günü annem ve babam İzmitte işleri olduğunu söylemişlerdi ben de onlarla gitmek istemiştim sonuçta 1 gün kalıp geri dönücektik; n'den tüm arkadaşlarım yazlıktayken ben de İzmit'e gitmek istemiştim hatırlamıyorum aslında bir işim de yoktu; hem İzmit'te o aylarda hiçbir arkadaşım da kalmazdı bilemiyorum istemiştim işte...

16 Ağustos sabahı kahvaltımızı yaptık yola çıktık zaten Kocaelinin karadeniz kıyısındaki yazlığımızla İzmitteki evimiz arası en fazla 1 saatlik bir mesafedeydi. İzmite vardığımız da resmen yanıyordu; müthiş bir nem, anlamsız bir sıcak ve kasvet vardı şehirde. Üstelik yol çalışması diye her yeri de kazmışlardı n'çok söylenmiştim içimden her yaz toz duman yapıyolar tüm İzmitimi diye...

Bütün gün televizyon başında pineklediğimi hatırlıyorum sonuçta yazlıkta günlerdir televizyon bile görmemiştim ihtiyaç da duymamıştım. Ben televizyon başında pineklerken annem ve babam da dışarıdaki işlerini hallediyolardı. Akşamüstü eve geldiklerinde telefonumuz çalmaya başlamıştı. Hayret herkes bizi yazlıkta biliyordu kimdi ki acaba? Telefonun diğer ucunda Yalova'da yazlığında olan halam vardı babamı istemişti; babamla konuşurlarken babamın yaaa, offf Allah rahmet eylesin v.s gibi şeyler söylediğini duymuştum. Almanyadan yazları Çorludaki yazlıklarına gelen bir diğer halamın eşi vefat etmişti. Ertesi gün cenaze vardı ve babamla Yalovadaki halam Çorluya n'zaman nasıl giderizin planlarını yapmaya başlamışlardı. Önce ertesi gün İstanbulda buluşmaya karar vermişler sonra da vazgeçip halamın hemen bir otobüsle Yalovada kaldığı Aydın 4 Sitesinden İzmite gelmesine...

Saatler bu sıcak havada İzmitte hiç geçmiyordu. Acaba yazlıktaki arkadaşlarım n'yapıyorlardı kesin şimdi balkonda yemeklerini yemiş akşam n'reye giderizin planlarını yapıyolardı; bense Yalovadan halamı bekliyordum. Halam gelmişti babamlarla hoşbeş sohbet muhabbet derken saat bayağı geç olmuştu herkes yatmaya karar vermişti benimse uykum yoktu alışmıştım geç yatmaya ama belki de ben de yatmalıydım. En sevdiğim şeyi yapabilirdim aslında walkmanimi kulağıma takıp hayal kurabilirdim. Evet evet bu en doğru karardı...

Odama gittim o an için en sevdiğim kasetimi walkmanime koydum ve düşler alemine daldım. Yok bir türlü uykum gelmiyordu. Havada n'kadar sıcak ve sıkıcıydı. Unutmuşum yazları İzmitin n'kadar bunaltıcı olduğunu diye düşündüğümü hatırlıyorum ya da acaba hep böyle değildi de bugün mü böyleydi? Hatırlamıyordum ki senelerdir yazlarımı yazlıkta geçiriyordum..

offlaya puflaya saatime baktım oooo 17 Ağustos olmuştu demek ki saat 12'yi de geçmişti bir şarkı daha dinleyip uyumalıyım ya da dur bir şarkı daha derken en son saate baktığımda saatin 1.30'u geçtiğini hatırlıyorum...

Evet 17 Ağustos gecesi gece saat 3'e bir buçuk saat kalmıştı... benim tüm hayatımın yeniden şekilleneceği saate sadece bir buçuk saat....